Bahriye hoca
Bahriye hoca
Doç. Dr.
Bahriye Üçok
1964 yılında
"İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı araştırmasıyla
dikkatleri üzerine çekmişti Bahriye hoca ve bu çalışma akademik kariyerinde onu
doçentliğe taşıdı.
Bahriye hoca
1919 yılında Trabzon’da doğduğunda aile şeceresi Gümüşhane vilayetinde 15.yy Gaye
Paşa’ya dayanan bir ailenin kızı olarak dünyaya gelirken henüz Cumhuriyet ilan
edilmemiş Anadolu işgal altındaydı.
Doç. Dr.
Bahriye Üçok Cumhuriyetin ilk nesil yetiştirdiği kız çocuklarındandı ve 34
yaşındayken Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin ilk kadın öğretim üyesi
oldu.
6 Ekim 1990
tarihinde Bahriye hocanın şahadeti evine gelen içinde kitap olduğu söylenen paketin
kızı Kumru’nun elinden almasıyla vuku buldu.
Bahriye Üçok
neden hedef seçildi?
Her şey 1988
yılının Aralık ayında başladı TRT Haber Dairesi Başkanı Ali Kırca’nın yönettiği
programda, konu türbandı. Bahriye hoca türbanla örtünmenin kuranı kerim
açısından nasıl uygulanması gerektiğini anlatıyordu lakin program arasında TRT
Ankara telefonları kilitlenmişti ve Bahriye hoca o akşam hedef seçilmişti.
Bahriye hoca
Arapça ve Farsça'yı iyi derecede bilen Kur'an-ı Kerim'e bağlı kalarak İslam
dinini çağdaş, gerçekçi ve dinin özünde bulunan hoşgörüyü anlatanların başında gelen
bayan bir akademisyendi ve belirli zamanlarda İlahiyat Fakültesinde öğretim
görevine ara vermek zorunda kaldı güvenliği için.
Bahriye Üçok’un akademik araştırmalarında
İslam dinindeki hurafeler öncelikli konuların başında geliyordu tıp ki Fatih
Sultan Mehmed’in verdiği mücadele gibi çok sayıda kaynağı gün yüzüne
çıkarıyordu, lakin söyledikleri din tüccarlarının işine gelmedi.
Bahriye hoca
öyle tehditler almaya başlamıştı ki 1971 yılında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay
tarafından kontenjan senatörü gösterildi ve devlet korumasına alındı sonrasında
1984 seçimlerinde milletvekili oldu.
Bahriye
hocanın 1980 yılların sonunda baş gösteren başta FETÖ’cü yapılanmalara karşı
Muammer Aksoy, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Türkan Saylan, Necip Habletmitoğlu ve
Taner Kışlalı gibi isimlerle başlattığı cehalete karşı mücadelesinde diğerleri
gibi sonu şahadet oldu.
Kızı avukat
Kumru Üçok "Bombayı anneme ellerimle verdim. Kargo şirketi anneme
gönderilen paketi evimize iki kere getirmiş. Bizi evde bulamamışlar. İkinci
gelişlerinde eve ihbarname bırakmışlar. Ben de kargo şirketine gidip paketi
aldım ve eve getirdim. O paketle de 15 dakika kadar seyahat ettim. Paketi
anneme verdikten sonra arkamı döndüm ve aşağıdaki ustalara bakmak üzere alt
kata yöneldim. Annem o sırada paketi açmaya çalışıyordu. Arkamı döner dönmez
bir patlama sesi duydum. Annemle beraber yaşıyorduk. Annem çalışkan, zeki,
otoriter, icabında çabuk da sinirlenebilen biriydi. O günden sonra çok şey
değişti hayatımda. İki kişi yaşıyorken tek başıma yaşamaya başladım. Yemek
pişirmeyi öğrenmek zorunda kaldım. Bu olayı unutmak mümkün değil. Her gün her
an aklımda. Her gün rüyalarıma giriyor" dedi.
7 Ekim 1990
yılındaki gazetelerde “Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde yıllarca
öğretim üyesi olarak ders veren Bahriye Üçok, önemli bir İslam uzmanıydı ve
henüz 6 yaşında Kuran'ı hatmetmişti. Ölümünden iki yıl önce kendisiyle yapılmış
bir söyleşide her gün namaz kıldığını belirtiyordu. İslam dininin yanlış
yorumlanmasına karşı çıkan Üçok, İslam'a göre oruç tutmanın zorunlu olmadığını,
başörtüsü kavramının bulunmadığını söylüyor, kadınların tümüyle kapatılmasının
yanlışlığını vurguluyordu. Üçok cinayetini, Turan Dursun, Çetin Emeç, Muammer
Aksoy cinayetlerinde de olduğu gibi radikal İslami görüşte olduklarını söyleyen
kişiler üstlendi. Ancak dönemin DGM Başsavcısı Nusret Demiral, 'İslami Hareket'
diye bir örgütün bulunmadığını, Hizbullah'ın uzantılarının cinayeti işlemiş
olabileceğini söyledi. Bahriye Üçok'un öldürülmesinden önce eve gelen tehdit
telefonlarında "Cehennemdeki yerinizi ayırttık" dendiği de
biliniyordu” haberlerine yer verildi.
Bahriye Üçok’a
yapılan suikast sonrasında kendisinin bir İlahiyat Öğretim Üyesi olduğu ortaya
çıkmıştı işte bu gerçek İslam adı kullanılarak yapılan en büyük cahilce
davranıştı, bu gün aşırı İslam’a yakın olanlar Bahriye Hocanın şahadetini acaba
sorguluyorlar mı yoksa bildik yaftalamayı mı yapıyorlar?
Türkiye’nin
ilk İlahiyatçı kadın Öğretim Üyesinin düşüncesi ne olursa olsun şehit edilmesi
nasıl açıklanmalı?
Bahriye hoca
Ruhan şad mekânın cennet olsun…
Allah rahmet eylesi mekanı ennet olsun
YanıtlaSil