Yazdıkları doğruysa
ne yapacaksınız?
Atilla Sağım
Özgür ansiklopedi
Vikipedi’de gazetecilik mesleği; “Olayların, olguların, fikirlerin ve
insanların etkileşimi üzerine toplumu en azından bir dereceye kadar doğru
bilgilendiren raporların araştırılması, yayınlanması ve dağıtımıdır. Bir isim
olarak gazetecilik mesleği (profesyonel olsun ya da olmasın), bilgi toplama
yöntemleri ve editoryal edebi tarzlar için geçerlidir. Gazetecilik mesleğini yapan
kişilere gazeteci denir” tanımı var.
Gazetecinin
bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı
yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması
zorunludur. Gerektiğinde hükûmetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı
"gazetecilik etik kuralları" içerisinde göze alan insan, gazetecidir.
Gazeteler en etkili basın-yayın araçlarından biridir.
Her iki
tanım evrensel gazetecilik kurallarının temelini oluşturur demokratik bir ülkede
yaşıyorsunuz, yaşadığınız ülkede suç oranları günlük sosyal hayatınızı etkileyecek
kadar fazla ise gazetecilik cahilleri kullanan suç baronlarının bir numaralı
hedefidir.
Ülke
gündeminde 18 aydır tartışılan bir konu var, aslında tartışılmıyor
araştırılıyor ve her hafta yeni bilgiler gazeteciler tarafından kamuoyu
bilgilendiriliyor, fakat ne zaman Sinan Ateş hakkında program yapılsa veya
sosyal medyada sohbet odaları açılsa birileri rahatsız oluyor.
Sinan Ateş
davasında geçtiğimiz Cuma günü ara karar verildi hemen akşamına gazeteciler
Barış Terkoğlu, Alican Uludağ, Erk Acarer, İsmail Saymaz ve Timur Soykan Ülkü Ocakları Genel
Başkan Yardımcısı Burak Kılıç tarafından “Bizler AB ve ABD fonlarının doldurduğu dolma
kalemler değiliz, bizler kurşun kalemleriz. Kurşun kalemlerin de bir gün galip
geleceğini mutlaka göreceksiniz!” mesajlı sosyal medya hesabından
gazetecilerinin fotoğraflarını da ekleyerek paylaşımda bulundu.
Doğrular ile
yüzleşmesini bilmeyen bir toplumda zordur gazetecilik yapmak, doğruya bakmayan
veya bakamayan bir yüzün baktığı yer doğru olmayan yerdir.
Sinan Ateş
davasını araştıran gazetecilerin isimleri belli ve şuana kadar yanlış bir bilgiyi
kamuoyu ile paylaşmadılar, eğer ismi geçen meslektaşlarım araştırma yapmamış
olup bazı sözde gazeteciler sırtlarını belediyelere dayamış olsalardı Ateş
davası çoktan kapatılacaktı ve kamuoyu bir suç ağından haberdar olamayacaktı ama
öyle olmadı.
Örneğin 2013
tarihinde yaşanan gezi olayları sırasında yine araştırmacı gazeteciler
görevleri başındaydı ve olayların gidişatının yanlış olduğunu canlı yayınlarda
söylediler gazetelerinde yazdılar, aradan yıllar geçti kim haklı çıktı?
Örneğin Hasan
Ferit Gedik cinayeti İstanbul Maltepe’de bulunan Gülsuyu Mahallesi’nde 29 Eylül
2013 tarihinde uyuşturucuya karşı yürüyüşte öldürüldü ve davası beş yıl sonra 15
Şubat 2018’de bitti. O davada ceza alanlardan birisi Sinan Ateş davasında “Azmettirici
benim” diyen Dodo lakaplı Doğukan Cep’ti ve 35 yıl 4 ay hapis ceza aldı ama
Sinan Ateş suikastından yakalana kadar firari olarak İstanbul’da yaşadı,
zamanında yakalanmış olsaydı belki Sinan Ateş yaşıyor olacaktı.
Bu gün
gazetecileri hedefe koyan zihniyet aslında bu topraklarda yüz yıllardır hâkimiyetini
sürdürüyor yeni değil ama bilmedikleri hangi güce hizmet ettikleri.
Hangi
gazeteci öldürülmüşse son çalışmalarına bakın anlarsınız, örneğin Abdi İpekçi;
son günlerinde dönemin hükümetini anarşi konusunda uyarmış ve orta bir yolun
bulunması konusunda görüşmeler yapıyordu fakat birileri rahatsız oldu çünkü
ülkede kardeşkanı akması gerekiyordu. Bir başka örnek Uğur Mumcu; son
çalışmasında dönemin Cumhurbaşkanı Özal ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in
Kürt sorunu projesinde gönüllü danışman olarak bulunuyordu eski Bakan Adnan
Kahveci ile birlikte, istedikleri daha fazla kan dökülmesin ama bu topraklarda
terörün bitmesi kimsenin işine gelmezdi.
Vatan millet
sevdalısı olduğunu zanneden ve gazetecileri hedef alıp sosyal medyasından
paylaşan kardeşim bu topraklar işgal edilirken düşmana ilk kurşunu atan bir
gazetecidir unutma. Gazeteci doğruların peşinden gitmenin ne kadar tehlikeli
olduğunu bilir ve gidiyorsa sana tavsiyem boşuna cehaletini sergileme sonra
utanmak zorunda kalırsın ve temsil ettiğin kurumu tartışmaya açmış olursun.
Unutma! Ülkeni
gerçekten seviyorsan doğrulardan yana olmak zorundasın ve sana doğruları
anlatan yazan gazetecilere herkesten çok sen sahip çıkmalısın mevzu vatansa
gerisi teferruattır, dünyada ve ülkemizde gazetecilik suç değil kamu görevidir.
👍🙏
YanıtlaSil