Yenişehir Saadet Partisi kongresinde

Tarihi itiraflar!

Joker başkan Ahmet Şengün yeniden seçildi

 

 

 

Saadet Partisinin Bursa -Yenişehir ilçesinin 8. Olağan kongresini izleme fırsatım oldu, kongreye partinin Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan’da katılırken konuşması adeta tarihi bir itiraf oldu diyebilirim.


Yenişehir Saadet Partisi İlçe Başkanlığına Ahmet Şengün yeniden seçildi.


Öncelikle tek adaylı kongre notlarını aktarayım, eski başkanlardan bana göre davanın joker isimlerinden Ahmet Şengün yeniden başkan seçildi, yönetime görevi devreden ilçe başkanı Adem Beyazıt, Karyağdı Berkeli, Necdet Sancak, Emin Sezen, Remzi Aşan, Mustafa Güneş, Ahmet Gedikoğlu, Tuncer Gökçelik, Hayrettin Bulduk, İbrahim Doğan, Ömer Güneş, Necati Sarı, Metin Aslan ve Selçuk Baştürk seçildiler. Kongrede sadece iki kadın Serap Berkeli ve Meryem Sevincer il kongre delege listesinde yer aldı.

 

Gelelim Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan’ın konuşmasındaki satır başlarına ama öncesinde İslami kesim olarak nitelendirdiğimiz kitlenin nasıl değişim yaşadığına bakalım.

Saadet Partisi Yenişehir ilçe kongresine Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan katıldı.


Kurtuluş savaşı yıllarında hiçbir ayrışma yaşanmadı herkes elini taşın altına koydu ve hem memleket hem devlet kurtarıldı ama ilk kırılma “Hilafet’ in” kaldırılmasıyla başladı.

Ayrışmayı ortadan kaldıracak şans 1969 Genel Seçimlerinde gelmişti fakat dönemin Adalet Partisinin Genel Başkanı Süleyman Demirel yıldızı yeni parlayan Necmettin Erbakan’ın milletvekili adaylığını veto edince Erbakan bağımsız aday oldu ve milletvekili seçildi, sonrasında 17 arkadaşı ile 17 Ocak 1970 tarihinde Millî Nizam Partisi'ni kurdu.

İşte, Türk siyasi hayatında İslami kesimi temsil edecek siyasi oluşum böyle başladı, eğer Süleyman Demirel Erbakan’ı milletvekili listesinden çıkamamış olsaydı Milli Görüş adında bir siyasi akım olur muydu?

Erbakan’ın başını çektiği Milli Görüş 1991 seçimlerinde ittifakla 62 milletvekili kazandı, ittifak bozulunca 37 milletvekili ile TBMM’de etkin bir siyaset yapma imkanı buldu ve 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde asıl çıkışlarını yaparak İstanbul’da şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da Melih Gökçe’le belediyeleri kazandılar. 1995 genel seçimlerinde Milli Görüşü %21,37 oy ile 158 milletvekili kazandı seçimlerden birinci çıktı ama tek başına iktidar olamadılar, Refah-Yol Hükûmeti 28 Haziran 1996 tarihinde kurulunca Erbakan başbakan oldu ama muktedir olamadı koalisyonun ömrü uzun sürmedi.

Erbakan iktidarda devletin birçok yapısı ile mücadele ederken Refah Partili belediyelerde neler oluyor göremedi, Milli Görüş 1994 yerel seçimlerinde 329, 1999 yerel seçimlerinde ise 488 belediye kazandılar. Fakat parti içinde değişim daha doğrusu Milli Görüş fikrinden uzaklaşma bu dönemde başladı.

Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün başını çektiği hareket 14 Ağustos 2001 tarihinde Ak Partiye dönüşünce Milli Görüşten ilk ayrılanların belediye başkanlarının olması tesadüf olabilir miydi?

Ak Parti kurulurken devasa bir belediye gücü ile kurulmuştu, kimse işin bu tarafı ile ilgilenmedi.

Bu gün Saadet Parti Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan ilçe kongresinde iki ana mücadeleden söz etti, Siyonizm ve faiz. Fakat İsrail, İngiltere ve ABD Milli Görüşün parlattığı isimlerle 1993 tarihinden itibaren görüştüğü ortaya çıkınca bu gün iktidarın İsrail ile ticaret yapması kimseyi şaşırtmamalı.

İsrail ile ticaret meselesini ilk gündeme getiren ne Saadet ne Yeniden Refah Partisidir bu gerçeği gündeme getiren gazetecilerdir ama hangi gazeteci bunu söylediyse İslam düşmanı olarak sosyal medyada trollendi.

X hesabımdan Gazze’ye giden ABD savaş gemilerinin Antalya’dan gittiği İsrail askerlerine Mersin limanından gıda gönderiliyor paylaşımında bulunduğum için yediğim hakaretin hesabı yok. Gazeteciler bu gerçeği yazarken önce sessiz kalıp sonra kendisi söylemiş gibi Gazze’ye veya Filistin’e sahip çıkmanın oradaki masumlara hiç faydası olmadı.

Necmettin Çalışkan, biz değerlerine sahip çıkan yöneticilerin olmasını istedik, ekledi şimdi görünüşte öyle kadrolar var ama Siyonistlerle iş birliği ve faiz eleştirdiğimiz dönemlerden daha fazla dedi. Aslında bir özeleştiriydi Türkiye’de İslam’ın değerlerini her kim siyasetin içine soktuysa aslında en büyük kötülüğü yapmış olmamış mı?

Hatta Çalışkan “Bu gün Deist’se sevinir hale geldik” dedi, bence çok doğru söyledi, İslamcı akımının yeni neslinin çoğu kendilerini bire bir konuştuğunuzda deist olarak görüyor.

İktidarın İslam’ı değerler konusunda başarısızlığı ister istemez bu yolda siyaset yapan herkesi etkiliyor hele geçmişte birlikte siyaset yapanları.

Fakat işin aslı günümüzde kurumları yönetirken başarısızlığı İslam’ın kuralları ile kapatma hastalığıdır, işte siyasal İslam dedikleri anlayış bu, şimdi Saadet Partisi duruşu ile bu yanlışa bir kez daha düşmemek için sayıları az olsa da inançlı kadroları ile siyasette var olmaya çalışıyorlar.

Saadet Partisinde kadroda sürpriz yok bilinen isimler tabi sadece Yenişehir’de mi?

Elbette hayır genel olarak Saadet Partisi kadrolarını çoğaltamıyor çünkü karşısında paranın gücünü İslam’ı motiflerle sunan güçlü bir yapı var, iş şahsi menfaatler olunca her türlü değer ve inanç yerle yeksan olur derler.


Atilla Sağım

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FETÖ’CÜ basının Sedat Peker tahriki

Sedat Peker resti

Sedat Peker SADAT Kılıçdaroğlu